18 Şubat 2019 tarihli Sözcü gazetesinde yer alan Rahmi Turan imzalı, mesleğimize ve meslektaşlarımıza yönelik kabul edilemez ifadeler içeren ve bunun yanında sağlıkta şiddeti makul gösteren yazıyı şaşkınlıkla okuduk. Öncelikle Rahmi Turan gibi gazetecilik mesleğine yıllarını vermiş, mesleğe hizmet etmiş bir ismin bu yaklaşımından dolayı derinden üzüldüğümüzü belirtmek isteriz. Kendisinin, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne halk sağlığının her alanında hizmet veren eczacılarımızın eczanelerinde kesintisiz ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti verdiğini unuttuğunu, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetle ilgili de kelimenin en hafif anlamıyla duyarsız kaldığını görüyoruz.
Rahmi Turan'ın yazısında “Eczanelere gelince... Bunlar da para kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen ticarethaneler. Halk sağlığı ile ilgileri pek yok” ifadeleri yer alıyor. Eczaneleri, halk sağlığından ayrı tutup ticarileştirmek, eczacılara yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Bizler, canla başla çalışarak günde 24 saat halk sağlığına katkı sunan bir mesleğin mensuplarıyız. İlaca ticari gözle bakmakla itham edilmeyi, kâr uğruna birey ve toplum sağlığını riske atmakla zan altında bırakılmayı kabul etmiyoruz.
Rahmi Turan yazısında aynı zamanda “Çaresiz kalan ve zaten sinirleri zayıf, stres içinde olan yurttaş Sağlık Bakanlığı'na da tüm eczanelere de ağzına geleni söylüyor. “Böyle sürüneceğime öleyim daha iyi” diyerek reçeteyi yırtıp eczacının suratına atıp oradan uzaklaşıyor” ifadelerine de yer vermiştir. Sağlık çalışanlarına yönelik sözlü ya da fiziki şiddeti “masum” gösteren söylemleri için kendisine sadece şunları söylemek isteriz: Nice değerimizi sağlıkta şiddete kurban verdik. Yetmez mi?
Elbette hasta ve hasta yakını ilaç bulamamak konusunda ciddi sıkıntılar yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Ancak, eczacılar da bu sürecin mağdur taraflarından birisidir. Aksini iddia etmek, ilaca dair bu zorlu koşullarda dahi hastasına ilaç bulmak için çabalayan meslektaşlarımıza haksızlıktan başka bir şey değildir.
Rahmi Turan'a eczacıların en kolay ulaşılabilir sağlık danışmanları olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, şiddetin her ne sebeple olursa olsun yöntem olarak meşru görülemeyeceğinin altını çiziyor, kendisinin meslektaşlarımıza en azından bir özür borcu olduğunu düşündüğümüzü ifade etmek istiyoruz.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ